İngiliz düşünce kuruluşu Reform’un raporuna göre önümüzdeki 15 yıl içinde sadece İngiltere topraklarında 250 bin kişi işsiz kalabilir. Bunu nedeni Brexit değil, ‘yapay zeka!’ Raporun sonuçları ürkütücü: İngiliz Ulusal Sağlık Kurumu’nda (NHS) görevli hemşirelerin yüzde 30’unun işlerini robotlar yapacak. Hatta robotlar, doktorların bile işini elinden alabilir çünkü teşhis koyma konusunda ve bazı ameliyatlarda daha efektifler!
ABD merkezli araştırma şirketi Gartner, bir yıl içinde iş yaşamındaki içeriğin yüzde 20’sinin makineler tarafından üretileceğini açıkladı. İçerik pazarlamasının kuralları her yıl güncelleniyor; blog yayınları artık daha uzun, reklamlar ise ‘kişiselleştirilmiş’ durumda… Şimdi bile bir makinenin ‘imzası’nı taşıyan metni okuyoruz ve bundan haberimiz bile yok!
İçerik pazarlamasında ‘yapay zeka’nın önemli bir rolü olduğu zaten çok açık. Örnek vermek gerekirse, hisse senetleri ile ilgili finansal haberler/ içerikler… Ya da kısa ve öz spor haberleri, maç sonuçları, vs… İşte büyük olasılıkla bir algoritma tarafından yazılan içerikler bunlar. Associated Press, Yahoo ve Fox gibi şirketlerin makineler aracılığıyla yıllardır otomatik olarak içerik ürettikleri gizli saklı bir konu değil. Bugün gelinen noktada şunu söylemek mümkün: İçerik pazarlamasında manuel yani insan emeği dışında robotların yükselişine tanıklık edeceğiz.
Bilgisi Var Ama Ruhu Yok!
‘İnsan’ın ürettiği içeriğin hiç mi artısı yok? Okuyuculara New York Times’dan bir spor haberi veriliyor; haber aynı ama iki farklı şekilde… Hangisinin yapay zeka ürünü olduğu, hangisinin bir ‘gazeteci’ tarafından yazıldığı söylenmiyor. Ortaya çıkıyor ki makine tarafından yazılan içerik, güvenilir ve bilgilendirici. Ama bu, gazetecinin yazdığı metnin bilgilendirici olmadığı anlamına gelmiyor. Fark şurada ortaya çıkıyor: Gazetecinin yazdığı içerik ‘daha az sıkıcı’ bulunuyor. Katılımcıların okumaktan zevk aldığı metin, gazetecinin kaleme aldığı… Kısacası ‘insan eli’ değen bir içeriğin ruhu var! Ve bu ruh, ‘yapay zeka’ya karşı ‘şimdilik’ en büyük koz! Öte yandan dilin nüanslarını da ‘yapay zeka’nın anlayamadığı açık.
Yapay zeka uygulamalarını Facebook geliştirmeye devam ediyor ve en iyi örneklerinden biri de Facebook Messenger. Kullanıcılarla etkileşimde bulunmak için Chatbot’lardan yararlanılıyor. Yani sohbeti taklit etmek için yapay zekayı kullanan bilgisayar programlarından… Uber gibi dev şirketler de Facebook Messenger Chatbot’larından yararlananlar arasında. Kullanıcılar, böylece bu şirketlerle gerçek zamanlı olarak etkileşim içinde olabiliyor. Kimse form doldurmayla uğraşmıyor, sorularını yazdıkları an gerçek zamanlı olarak cevap alabiliyorlar.
Sosyal Ağlarda Haber Akışlarını Özelleştiriyor
Yapay zeka; Facebook, Twitter ve Instagram gibi sosyal ağların kullanıcıları için de büyük bir kolaylık sağlıyor. Şöyle ki haber akışlarını özelleştiriyor. Böylelikle kullanıcı, yalnızca ilgilendiği yayınları görüyor. Bu durum, yalnızca ilgi alanımıza giren reklamları görmemizi de sağlıyor. Kullanıcı değil de pazarlamacı açısından bakarsak, hedef kitlenin hangi reklamları tıkladığını bilmek önemli bir avantaj. Hem özel içerikleri hem de kendi Facebook reklamlarını oluşturmalarına katkı sağladığı ortada…
Yapay zeka için içerik üretimi, günümüzde ‘algoritmik’ yani insanların verdiği bilgiye dayalı… Manuel içerik oluşturma sürecinin tamamen yerine geçebilmesi için ‘düşünüyor’ olması gerekiyor. Duygulara sahip olmak için hissetmek zorunda, görüşleri olmalı, eleştirel düşünmeli, vs. Peki bu gerçekleşebilir mi? İnanın, o zaman içerik pazarlamasından daha çok endişelenecek sorunumuz olacak demektir!